“Binlerce kilometrelik yolculuk, atılacak tek bir adımla başlar.” Lao Tzu
Tam da böyle başlamıştı her şey. Dünya hayatının içinde, zamanın bir küçük karesinde bir “köy” fikrinden bahsediliyordu. Birliği, bütünlüğü, paylaşmayı, doğayı anlamayı, bağ kurmayı, kendi derinliğimize yolculuğu taçlandırmayı, sevgiyi, alabilmeyi ve edindiklerimizi vererek gelişmeyi amaçlıyordu. Kendine özgü bir dili, kendince bir anlatımı vardı; kalpten anlaşılabilen ve kalpten cevap verilebilen. Kulağa öylesine naif dokunuyordu ki, o an’ın içinde bulunmak, başka bir bağlantının izlerini taşıyordu. Bir tür hatırlama hali diyebilirim. Hani bazen olur ya o an’a kadar hakkında hiçbir fikrimiz yokken, bilmiyorken, duyduğumuzda sanki biliyormuşcasına dikkatte oluruz.
Hayat içinde kararlarımızı verirken standart bir çerçevemiz vardır. Seçimlerimizi, o sınırların içinde değerlendiren zihnimiz, an içinde ortaya çıkmak isteyen duygularımız ve içgüdülerimiz ile yaparız. Eylemlerimiz, yapabilmelerimiz ya da yapamayışlarımız bu alanda kendi içinde harekette olur. İçimizin kalabalığı, adımlarımıza yön verir. Ancak bazı anlar vardır ki bu tablonun içinde yer almaz. Başka bir hissiyat hakim olur. İşte bu sezgisel olandır. Doğru an, doğru zaman ve doğru yerde, “yapabiliyorsan yap” hareketidir. Hissettiğim tam olarak böyle bir şeydi. Bir adım atıyordum, yeni bir adım ama korkusuz, şüphesiz ve emin. Bir sonraya, çok sonraya duyduğum sonsuz güven ile bir dansa davet ediliyordum, bedenim, duygularım ve zihnim dansı biliyormuşcasına hareket halindeydi, serbest bırakırcasına, her şeyden arınık sadece sahnede olmak. Daveti kabul eden ve “Varım” diyen, benden çok öte bir şeydi. Ne yapacağını bilen, mutlu, umutlu, heyecanlı, hevesli ve ahengin bir parçası olandı.
Kalpten istenen her şey bizi hedefe doğru yöneltir. Yola çıkarken hedef tanımlarımız farklı farklı olabilir, ancak aynı yolun içinde yürümek, birbirimizin elini tutmak, omuzlarımızın ince dokunuşlarını hissetmek, gözlerimizin içine bakarak anlaşabilmek, sürecin sonunda tek bir çatının altına toplar.
Bu çatı bizim için Lacivertköy…
İçsel derinliğimizin bağ kurduğu, emeklerin tohumlandığı, çabanın her halinin görünür olduğu, nefesin tatlandığı, temiz kalplerin eylemleri, istemenin hızlı geri dönüşleri ve hatırlamaya dair her şeyin olduğu bir mekan.
Her birimiz kendimizden, kendi sorularımızdan yola çıktık ve bir araya geldik. Kendimizden öte var olan her şeye, kalpten dokunabilme isteği ile çıktığımız bu yol, kesişmelerin, anlam arayışlarının kalbi olma yolunda ilerliyor. Birlikte bilmenin değerini yansıtmak ve deneyimletmek için yolculuğa devam ediyoruz, hiç yorulmadan, asla vazgeçmeden…
コメント